31 Mayıs 2008 Cumartesi

Denge, bir çok duyusal, motor ve
biyomekaniksel bileşenlerin koordine edilen
aktivitelerini içeren karmaşık bir süreçtir
(Nashner, 1997). Denge üzerindeki çevresel
bileşenler somatosensoriyel, vizüel ve vestibüler
sistemleri içerir. Merkezi sinir sistemi bu
sistemlerden gelen çevresel girdileri birleştirir,
vücut pozisyonu ve destek tabanı üzerinde
postürü kontrol etmek için bir çok uygun kassal
cevapları seçer (Nashner ve ark 1982, Shumway-
Cook ve Woolacott 2001).
Özel bir pozisyonda veya hareket sırasında
postür ve dengenin sürdürülmesi ve kontrol
edilmesi fiziksel aktivite için temeldir (Shumway-
Cook ve Woolacott 2001). İnsanın denge
sağlamadaki yeteneği, diğer motor sistemlerin
gelişmesinde belirleyici bir faktör olarak
tanımlanabilir (Aksu 1994). Sporda denge ise iç
ve dış girdilerin bütünleştirilmesini gerektirir
(Irrgang ve ark. 1994). Üst düzey sporcuların
branşı ile bağlantılı olarak gelişen denge kontrolü
sergiledikleri belirtilmektedir. Uzun bir zaman
periyodunda bir spor öğrenme ve antrenman
yapmak günlük yaşam aktivitelerinde dinamik
ve statik postüral kontrolün etkinliğini geliştirir
(Perin ve ark 2002). Elit sporcular, branşlarının
gereklerine göre postürü düzenlemek için kesin
duyusal bilgiyi baskın olarak kullanırlar (Perin
ve ark 1998, Vuillerme ve ark 2001). Örneğin
tecrübeli jimnastikçilerde vücut oryantasyonu için
somatosensoriyel işaretler, otolitik işaretlerden
daha fazla bilgilendiricidir (Bringoux ve ark 2001),
oysa uzman dansçılarda postür düzenlenmesinde
görme güçlü bir unsurdur (Golomer ve ark
1999).
Motor kontrolün azalmasına yol açan
merkezi ve çevresel düzeylerde meydana
gelen farklı fizyolojik mekanizmaların bir
kombinasyonu yorgunluğa sebep olur (Noakes
2000). Yorgunluk, eklemlerin proprioseptif ve
kinestetik özelliklerini zayıflatır, kas iğciği deşarj
eşiğini arttırır. Bu durum eklem duyarlılığının
değişmesi sonrasında afferent geri bildirimi
bozar (Vuillerme ve ark 2001). Bu yüzden, yorucu
egzersizin postüral kontrolde bir etkiye sahip
olacağı hipotezi akla uygundur (Shumway-Cook ve
Woolacott 2001). Egzersizin denge performansına
etkilerini inceleyen çalışmalar da farklı egzersiz
protokolleri uygulanmıştır. Bu çalışmada ilk
olarak, üç ayrı spor branşının gerektirdiği denge
düzeylerinin tespit edilmesi hedeflenmiştir.
Çalışmanın diğer hedefi ise sporcuların anaerobik
eşik düzeylerini aştıkları egzersiz şiddetine kadar
sürdürdükleri, yoğunluğu kademeli olarak artan
bir egzersiz sonrasında branşlara göre denge
düzeyi değişiminin belirlenmesidir.
Gereç ve Yöntem
Bu araştırmaya; basketbol, jimnastik ve futbol
branşlarından halen aktif olarak spor yapan 35
erkek sporcu dahil edildi. Basketbolcular (n:13);
20.85 yıl yaş ortalaması, 192.25 cm boy ortalaması
ve 87.85 kg vücut ağırlığına, jimnastikçiler (n:9);
21.11 yıl yaş ortalaması, 173.44 cm boy ortalaması
ve 66.16 kg vücut ağırlığına, futbolcular (n:13);
21.31 yıl yaş ortalaması, 174.39 cm boy ortalaması
ve 70.07 kg vücut ağırlığına sahiptiler. Denekler,
araştırmaya gönüllü olarak katılmışlardır ve son
bir yıl içerisinde nörolojik hastalık, vestibülervisual
rahatsızlık ve son 6 ay içerisinde ciddi bir
alt ekstremite sakatlığı geçirmemiş bireylerden
seçilmişlerdir. Bu durum deney öncesinde
bireylere verilen bir bilgi formu ile sorularak
tespit edilmiştir. Araştırma, Gülhane Askeri Tıp
Akademisi Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon
ve Bakım Merkezi performans laboratuarında
gerçekleştirilmiştir.
Denge Ölçümleri: Denge performansını tam
olarak yansıtabilen stabilometre araçlarının bir
versiyonu olan Kinesthetic Ability Trainer (KAT
2000, OEM Medical, Carlsbad, USA) denge sistemi
kullanılarak denge testleri gerçekleştirildi. Tüm
ölçümlerde stabiliometrenin basınç seviyesi
6’ya ayarlandı. Ölçümler egzersiz protokolü
öncesinde ve sonrasında olmak üzere iki kez
gerçekleştirildi.
Deneklerden, ısınma ve egzersiz protokolüne
şort, tişört ve spor ayakkabısı giyerek katılmaları
istenmiştir. Denge ölçümlerine ise spor
ayakkabılarının çıkartılarak çıplak ayak ile
katılmaları sağlanmıştır. Denekler, ısınmak
amacıyla koşu bandı üzerinde düşük tempolu
koşu ve düz bir zeminde esnetme hareketlerini
içeren toplam 5 dk.’lık bir hazırlıktan sonra
teste alınmışlardır. Statik denge testi; dominant
bacak (tercih edilen bacak), nondominant bacak
(tercih edilmeyen bacak) ve çift bacak duruş
pozisyonlarında, dinamik denge testi çift bacak
26
egzersiz 2007 • Sayı 2 • No: 1
duruş pozisyonunda uygulandı. Test öncesinde
deneklerin ölçüm aracına alışmaları ve öğrenme
etkisini azaltmak amacıyla 3-5 dk KAT 2000’de
pratik yapmalarına izin verildi. Bu esnada birey
en iyi denge pozisyonunu belirledi. Bu pozisyon
kaydedildi ve bütün test edilen bireyler için
kullanıldı. Testin tamamında denekler kollarını
göğüs üzerinde çapraz olarak tuttular ve diz
20o fleksiyona getirildi (Hansen ve ark 2000).
Kol pozisyonu ile ilgili balistik etkileri ortadan
kaldırmak ve kişinin destek rayına temasla testte
yanıltma yapabilme şansı azaltmak için kolların
göğüste birbirine çapraz olarak tutulması
sağlandı. Deneklerin ölçüm sırasında dengesini
sürdüremeyip ve parmaklıklara dokunduğu
durumlarda test durduruldu ve tekrar edildi
(Hansen ve ark 2000). Denge testleri sırasında
deneklerin duruş pozisyonları bir fizyoterapist
tarafından değerlendirildi. Ölçüm sonucunda
her bir denge testi için bir skor elde edildi.
Yüksek skorlar denge performansında azalmayı,
düşük skorlar ise denge performansında artışı
göstermektedir.
Statik Test: Sırasıyla dominant bacak,
nondominant bacak ve her iki bacak üzerinde
duruş pozisyonlarında gerçekleştirildi. Bireylerin
dominant bacağı, bir topa vururken hangi bacağını
kullanırsın şeklinde bir soru yöneltilerek tespit
edildi. Tek bacak statik testler sırasında diğer
bacak 60-90 derece fleksiyonda tutuldu ve
platforma dokunmasına izin verilmedi. Denge
sağlandığı anda bilgisayar ekranı kapatıldı ve
denekten KAT 2000’in önünde duvardaki daha
önceden işaretlenmiş bir noktaya bakması
istendikten sonra test başlatıldı. Test süresince
bu pozisyonun korunması istendi. Çift bacak
statik test, ayakta durur pozisyonda iken yine
tek ayak statik testte olduğu gibi gerçekleştirildi
(Hansen ve ark 2000).
Dinamik Test: Deneğin her iki ayağı üzerinde
durması ile gerçekleştirildi. Optimal pozisyon,
x ekseni üzerinde ayak uzun ekseninin en üst
noktası ve merkezden eşit uzaklıkta, ayaklar
omuz genişliğinde açık, bu çizgiler üzerine ayağın
yerleştirilmesi ile elde edildi. Pozisyon, denek
tarafından platformun öne, arkaya ve yanlara
serbestçe hareket ettirilmesi suretiyle bulundu.
Doğru pozisyon için bilgisayar ekranından
elde edilen görsel geri bildirim de kullanıldı.
Birey bu testte, bilgisayar ekranındaki topun
daire hareketi çizmesi ile oluşturulan referans
pozisyonunu, platformu hareket ettirerek izledi ve
test süresince bilgisayar ekranına baktı (Hansen
ve ark 2000). Test süresi sona erdiğinde test
bilgisayar tarafından otomatik olarak bitirildi.
Egzersiz Protokolü: Egzersiz protokolü ile
sporcuların anaerobik eşik düzeylerini aştıkları
egzersiz şiddetine kadar yoğunluğu kademeli
olarak artan bir egzersiz hedeflenmiştir. Egzersiz
uygulaması SensorMedics 2900c metabolik ölçüm
sistemi ile bu sisteme ait koşu bandı kullanılarak
gerçekleştirildi (SensorMedics 2900c, USA).
Deneklerin her eksprasyonda verdiği hava, çift
yollu ağız-yüz maskesiyle, metabolik ölçüm
aletinde ‘breath by breath’ yöntemiyle analiz
edildi. Kalp atım sayısını belirlemek için ise
göğüs üzerine bağlanan bir kalp atım monitörü
kullanıldı (Polar, Finland).
Deneklere Bruce koşu bandı protokolü
uygulandı. Bruce protokolü hız ve eğimin değiştiği
3’er dakikalık periyotlardan oluşan bir testtir. Test
protokolünün her bir seviyesinin başlangıcında
ve sonunda, ayrıca egzersiz sonlandırıldığı
sıradaki kalp atım sayısı kaydedildi. Zamana
karşı oksijen tüketimi ve karbondioksit üretimi
grafikleri test sırasında sürekli olarak izlendi ve
deneklerin anaerobik eşik seviyesini aştıklarının
tespit edilmesiyle birlikte test sonlandırıldı.
Anaerobik eşik bireysel olarak her bir denek
için V-slope metodu kullanılarak belirlendi
(Beaver ve ark 1986). Ağız-yüz maskesi ile kalp
atım monitörünün çıkartılması ve denge testinin
başlatılması yaklaşık olarak 1-2 dk sürdü.
Verilerin Analizi: Verilerin istatistiksel
değerlendirilmesinde SPSS for Windows
11.0 paket programı kullanıldı. Branşlar
arası karşılaştırmalarda normallik analizleri
sonuçlarına göre, Kruskal Wallis H-testi ve
farklılığın kaynağını tespit etmek için Mann
Whitney U-testi uygulandı. Ön-son test denge
skorlarının karşılaştırılmasında normal dağılım
görülmemesi nedeniyle Wilcoxon testi uygulandı.
Sonuçlar 0.05 anlamlılık düzeyinde ve %95 güven
aralığında değerlendirildi.
Bulgular
Araştırmaya halen aktif olarak spor yapmakta
olan 13’ü basketbol, 9’u jimnastik ve 13’ü futbol

Hiç yorum yok: